Koliler hâlâ salonda duruyordu. Yeni taşındığım bu apartman dairesinde hâlâ ne perdeler takılmıştı ne de duvarlara bir tablo asılmıştı. Yalnızlığın sesini susturmak için televizyonu açmıştım ama kumanda bile hâlâ kutusundaydı. O gece, tam anlamıyla bir “başlangıç” olsun istedim. Alanya’daki ilk gecemdi.
Telefonun ekranında basit bir başlık vardı: Eve Gelen Escort Alanya. Açtım, baktım. Ve birini aradım.
Yarım saat sonra zile bastı. Kapıyı açtığımda karşımda kısa kot ceketli, topuklu bot giymiş, saçlarını gelişigüzel toplayan biri duruyordu. Adı Melda’ydı. “Koliler duruyorsa, henüz yerleşmemişsindir,” dedi gülümseyerek. İçeri girdiğinde ayakkabılarını çıkardı, hemen etrafa bakınmaya başladı. “Boş evler beni heyecanlandırır,” dedi. Sözleri hem doğal hem de davetkârdı.
Mutfağa geçip iki şarap kadehi istediğimde, raftan henüz açılmamış bardağı aldı. “Ben açarım,” dedi. Ceketi çıkarıp kanepeye bıraktı, üstünde sade ama bedeniyle kusursuz uyumlu siyah bir elbise vardı. Şarabı yudumladığında dudaklarında kısa bir ıslaklık oluştu. Yanıma oturduğunda, dizini dizime değdirip sustu. Ellerimden birini aldı, “Taşınmak hep zordur, ama şimdi seni yerli yerine oturtalım,” dedi alçak bir tonda.
Koliler hâlâ oradaydı ama biz, eşyasız bir odada birbirimize ait olmanın yollarını bulmuştuk. Yumuşak bir battaniyenin üzerinde, henüz yere serilmiş halının kıvrımlarında bedenlerimiz birleşti. Melda’nın sesindeki kıpırtı, tenindeki ısı, gözlerindeki oyun… Hepsi bir araya geldiğinde ev gerçekten “ev” oldu.
Eve Gelen Escort Alanya gibi sade bir arama, hayatımın en baştan çıkarıcı gecesini başlatmıştı. Melda, sadece eve değil, boşluğuma da geldi. Ve beni yerleştirmeyi gerçekten bildi.