Akşam Alanya Kalesi’nin eteklerinde, taş basamaklardan denize inen dar bir yol var.
Alanya Kırgız Escort arayışımın sonunda, yolun en sapa köşesinde, tenhalığıyla ünlü eski bir nar bahçesinde karşılaşıyorum Aygül ile.
Aygül, uzun siyah saçlarını arkaya toplamış, ince mint yeşili bir şal omzunda.
Dizlerinin üstünde gelen eski bir sandık; sandığın kapağında nakışlı Kırgız desenleri göze çarpıyor.
Bununla birlikte, gözlerinde göç yollarının tozu, yanaklarında Akdeniz’in kırmızı güneşi var.
“Burası bana çocukluğumun Issık Gölü’nü hatırlatıyor,” diyor Aygül, göz ucuyla nar dallarına bakarak.
Birlikte eski sandığın içine bakıyoruz; annesinin diktiği küçük bir kukla, sararmış Kırgızca bir mektup ve tek taşlı, minik bir yüzük…
Aygül bana göç hikayesini anlatıyor:
Alanya’ya ilk geldiğinde, limanda sabaha kadar yıldız saymış.
“Her göçmen, önce yalnız, sonra kendine benzer bir gökyüzü bulur,” diye ekliyor.
Bahçenin ucundaki kırık çeşmeden, taşların üzerine su akıyor; havada hafif bir nane ve ıslak toprak kokusu.
Aygül nar tanelerinden bir avuç alıp bana uzatıyor,
“Bize hayatı hep paylaşmak öğretildi,” diyor.
Bu sırada uzaklardan, bir düğün konvoyunun davul sesi geliyor.
Alanya’da göçmen olmak, her şeye yeniden başlamak; hem özgürlük, hem hasretle dolu bir yolculuk.
Aygül’le taş basamaklara oturup, Akdeniz’in geceye karışan tuzlu rüzgârını dinliyoruz.
Aygül eski mektubunu bana okumamı istiyor.
Kırgızca kelimeler, sıcaklığını kaybetmeden, gecenin içine karışıyor.
“Bazen en büyük macera, bir yabancının şehrinde kendini bulmaktır,” diyorum içimden.
Alanya Kırgız Escort ile yaşanan bu gece, başka hiçbir hikâyeye benzemez; sadece nar bahçesinin sessizliğinde gerçek olur.
Sabaha karşı ayrılırken, Aygül bana sandıktan bir nar tanesi ve küçük bir taş bırakıyor.
Gülerek, “Her buluşma, başka bir ülkeye açılan bir kapıdır,” diyor.
Eğer sen de Alanya’da, göç yollarının izini ve gerçek sıcaklığı bulmak istersen
Alanya Kırgız Escort Aygül ile bir geceyi, bir ömür gibi yaşayabilirsin.