Kızılkule’nin hemen arkasındaki taş sokaktan yukarı doğru yürürken, içimde garip bir heyecan vardı. O taş evin kapısını çaldığımda gece sessizliğe gömülmüştü. Ve kapıyı Su açtı.
Su, adını fısıldar gibi söyledi. “Yüksek ses gereksizdir,” dedi. “Ne hissettiğini anlayan biri varsa karşında, susmak yeterlidir.” Onu izlerken bunu anladım. Sessizliğin içinde yankılanan bir tensellik taşıyordu.
Odaya girdiğimizde perde usulca dalgalanıyordu. Loşluk hâkimdi, sadece küçük bir lambanın yumuşak ışığı tavana vuruyordu. Su yavaşça yanıma geldi, hiçbir şey sormadan ellerimi tuttu. Parmaklarını parmaklarımın arasında gezdirirken, “Bedenimle konuşmayı tercih ederim,” dedi.
İlk öpücüğümüz konuşmadan oldu. Dudakları tenime değdiğinde, içimden bir dalga geçti. Sadece nefesimiz konuşuyordu artık. Su’nun her dokunuşu, bilinçliydi. Fısıltılarla yönlendiriyordu beni. “Şimdi göğsüme dokun… ama yavaş,” dedi. Fısıltısıyla birlikte içimdeki ritim yavaşladı, dünya durdu.
Yatağın üzerine uzandığında, başı geriye düştü ama sesi yükselmedi. Her an, her temas bir sır gibiydi. Dudaklarımı boynuna sürerken usulca, “Hiç ses çıkarmadan bağırmayı öğrendim,” dedi. Bu söz, o geceyi anlatmaya yetiyordu.
Onunla birlikte olmak, bir tenin iç sesini duymaktı. Sessizliğin içinde bedenlerimiz sanki bir müzik parçasına dönüştü. Ama bu parça sadece fısıltılardan oluşuyordu. Hiçbir çığlık yoktu, ama her temas, içten gelen yankılarla doluydu.
Gecenin sonunda, başını göğsüme koydu. O loşlukta sadece kalp atışlarımız duyuluyordu. “Beni hatırlaman için sesimi değil, tenimi bırakıyorum sana,” dedi. Ve gerçekten, Su’nun sessizliği hâlâ üzerimde yankılanıyor.
Sen de Alanya’da çığlıkların değil fısıltıların konuştuğu bir gece yaşamak istiyorsan, Su seni bekliyor. Onunla teninin sesini duymaya cesaret et ve şimdi Alanya Fısıltılı Sevişen Sessiz Escort randevunu oluştur.